16 Eylül 2014 Salı

Yumurta

"Who are you to judge me?
i know im not perfect.

And i dont live to be!

But before you start pointing fingers,
Make sure your hands are clean."

Kimsenin ne yaşadığını bilemediğimize göre karşısına daha doğrusu arkasına geçip çatır çatır kendi doğrularımızla yargılamak bence zeka eksikliğinin ciddi bir göstergesi.
Sen onu eleştirirken kendi şişmiş egonu mu tatmin ediyorsun; içten içe iyi ki böyle değilim falan diye?
Ne biçim bir bilinçaltın var senin böyle? Büyürken kendini özel hissetmek doğal, çoğu çocukta olur da sen yetişkinliğini algılayamadın mı? Bak artık 12 yaşında değiliz. Demek istiyorum böyle durumlarda, yanımda biri bir diğerini yargılamaya çalışırken.
Of susturuyorum elbette hemen, vasata, vasat düşünme tarzına hiç gelemem, soğuyorum direkt ortamdan da, konuşmadan da, konuşandan da.
Bence kafa almadığından çünkü.
Kafalar diyorum. Bazen kendiyle o kadar dolu ki, kendi durumunu, o içler acısı halini göremiyor.
Sıkıntı büyük.
Çok sıradan.

Çünkü herkesin kendi doğruları var.
Çünkü herkes özgür.
Saçmalamakta da, gerizekalılaşmakta da; daha iyi ya da daha kötü olmakta da.
Çünkü onun hayatı bu.
Ve hayat her kime ait olursa olsun saygıyı hakeder.
Kendi doğrularınla bir diğerini ölçemezsin. Kendi kararına varabilirsin sadece. Onu yaftalayamazsın.
Çünkü belki gördüğün şey aslında gördüğünü sandığın;
Duyduğunsa anladığını sandığın'dır.

Yumurtanın içinde ne var?

Devam edelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder