17 Ocak 2013 Perşembe

Kol saatleri ve rengarenk kravatlar

Kitaplarını okurken henüz yanında staj yapma fırsatı bulacağımdan habersizdim. Bir yerde yakalasam da imzalatsam diye düşünürdüm. Sonra gün geldi Kanal D Haber Merkezi'yle yolum kesişti ama bu seferde ben götürüp imzalatamadım sana o kitapları.
Haberi sunar ve haber merkezine gelir gelmez kravatını çıkarıp masaya atardın. Haber tartışırken son derece ciddi, diğer anlardaysa son derece babacan ve güleryüzlüydün. Ölüm hep soğuk. Mehmet Ali Birand huzurla uyu.

16 Ocak 2013 Çarşamba

Kağıt, poster, kurdele ve yırtıklar üzerine

Ressam olmaya en hevesli olduğum, hatta bu konuda en kararlı oldugum günlerimdeydim. Sana sorduğumda bana "bunun okulunu okuma" demiştin. Şaşırmıştım. "Ressam olmak; içinden yükselmeli. Çiz, boya, üret, yarat ama illa okula gitmek istiyorsan; gidip moda oku. Hatta bununla da kalma, Milano'ya git. Kalbinde ol. Modanin kalbini dinle" derken de kacaman açılmış gözlerime gülümsemiştin.
Bense dediklerini yapmadim. Hatta neredeyse artık çizim dahi yapmaz oldum. Sözcükleri sıralamayı sevdiğim gibi şekilleri yerleştiremedim hayatıma. Sabredemedim..
Ve ressam olmak, ciddiyeti de içinde taşıyan sabır dolu bir yolda duruyor hala.
Henüz tuvale sürülmemiş boyaların kokusu gibi, içime dolan çocuksulukla hatırlayacağım seni. En sevdiğim ressam; Burhan Doğançay.

15 Ocak 2013 Salı

Bahar'ın Dolarları

Bugün Kare Sanat Galerisi'nde çok şekerli kuzenim Bahar Oskay'ın sergisindeydim. Tabloların bebekliklerini yani aşama aşama yapılışlarını bildiğim sergilerde gezerken; gözlerimde eğlenceli pırıltılar hissediyorum.
Paraya bambaşka bir gözle ve çok farklı bir açıdan bakmanızı sağlayacağını düşündüğüm "Para Sanattır, Sanat Paradır" sergisi 15 Şubat'a kadar sürecek. Gezmenizi tavsiye ederim.




Bugün Pazar

Bugün Pazar

Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım.

Nazım Hikmet iyi ki doğmuş.

14 Ocak 2013 Pazartesi

fix. you.

yıllar önce bir ocak sabahının çok erken saatinde, dünya birdenbire bir elma gibi ortadan ikiye bölünmüşken; biz cemil topuzlu caddesinden kozyatağı acıbadem'e gidiyorduk. bu yüzden karanlıkta uyanmayı hiç sevmem. ameliyat kelimesini de. sabahın köründe çalan alarmları da.

orada bir yerlerde hep bu şarkı çalıyor:  http://www.youtube.com/watch?v=fJp8Mg9rjq0&sns=tw

babamı seviyorum.