31 Aralık 2013 Salı

Ta daa

İçimde nasıl bir fanatik varmış, kendini ortaya attı bu yıl. 
Fenerbahçe!! dedirtti böyle durmadan orda burda;)


Yüksek lisanstan sonunda mezun oldum ve inanın; ben de inanmıyorum. 50 kere vurgulayışım bundan yani.

Candy crush'ı bitirmek üzereyim. Bugünleri de gördük.
Okuduğum kitaplarda kendimi buldum. Okuduğum kitaplarda kendimi kaybettim. 

Kafam attığında değil; canım çektiğimde koptum gittim, uzadım, voltamı aldım.

Saçlarım hep dalgalı, tırnaklarım hep kısa, dudaklarım hep yenmiş, burnum hep kurt gibi, ayaklarım hiç ısınmamış, dilimde melodik kelimeler, kafamda deli sorular, sıkılıp yarım bıraktığım ve sonra tamamladığım arap baharım, altı çizili kitap cümleleri, fotoğrafı çekilen şiir dörtlükleri. Sonra instagram. Ah o instagram.. Karanlık tablolardan, karanlık fotoğraf sevgime geçişim. 

Hırs yapışlarım, boşverişlerim, olmazı oldurtuşlarım, olabilecekleri 'def'edişlerim.
Şu da bir gerçeğim oldu ki bıkmadan yoğurt yapıp durdum bu yıl. Takılıp on bin kere aynı şarkıyı üstüste dinledim. Itunes beni sevdi. Ve ben masvavi yok hayır sapsarı aslında biraz pembe. Ve ben aslında rengime karar veremedim bu yıl.  Kahverengi 2013'ü sevemedim diyorum ya.

Gıcık gibi alerji oldum. Ve aynı hızla söndü. 

Kahveler, çaylar, ısırıklar, dilimler, gördüklerim, görmek istemediklerim, görmemezlikten geldiklerim. 
Kör müyüm yahu? 

Hayatıma katılanlar, katılmak isteyenler, zorla çıkarttıklarım, hep varolanlar, birazdan çıkıp gidecek olanlar. Ve miniğim siyahım ponponum Kömbi'mle, hep birlikte biz buradaydık. 

Aşk burada, huzur burada, para burada, güven burada, barış burada, sağlık burada. Burası güzel. Kafalar rahat. İçimizde işte. İçerisi temiz.

Çünkü iyi niyet diye bir şey var arrrkadaş ve o her şeyi yeniyor işte, görmüyor musun?? :);)

Hadi bakalım. Çok seviyorum dedim ya sizi.
Mutlu yıllar. ❤️😘

30 Aralık 2013 Pazartesi

Oh be.

Ve sonra her sene olduğu gibi bu sene de bir şeyler yazmak istedim aslında.

İyi kötü güldüğüm ve somurttuğum günleri işte.

Ama birden sonra nedense farkettim ki;

Sadece bitsin artık şu saçma sapan 2013!! 

Demek geliyor içimden.

Kimseyi kandıramam. Bu sene yapışkan bir yüzeyde yürümek gibiydi sanki. Kocaman bir bal kavanozuna dönüşmedi mi sanki dünya. Bizlerse kanatsız arılar. Gezegen retroları, savaşlar şu bu.. Kahverengi bir yıl. Böyle soluk.

En iyisi gitsin. Bitsin. 

Benim güzel bebeğim 2014, sen hoşgeldin. ❤️❤️

Ellerimizle, fırçasız resim yapmak gibi. Yepyeni bir renge bulanacağız yeniden; sonunda.

Senin henüz şeffaf olan rengine.

Kocaman bir gülümseme olsun bu yıl. İçimizden taşsın.

Ve ben herkese aşk diliyorum; çok kırmızı bir aşk. Masmavi bir sağlık ve pespembe huzur. Bembeyaz güven. 

Liste uzuyor. :);)

Öptüm işte.


Bakalım

Bakalım geçtiğimiz yıllarda neler olmuş ve buraya yazılamamış:
Mesela 2011 biterken demişim ki:

2011'de en sık gittiğim yer her seneki gibi yine kafamın diki oldu. en çok direndiğim şeyse sabretmek. en mutlu olduğum anları özgürleştiğimde hissettim. ve bu yıl gerçekten önemli bir şey öğrendim. yüzümde bir tebessümle gökyüzüne bakarken leyleklere el salladım. telefon yine hiç elimden düşmedi. tüm yaz yine güneşten kaçtım ve o yine de beni yaktı. iyi dostlar biriktirdim.. ve gereksiz her şeyi yine çöpe attım. insanlara şans verdim. değiştim. kendimdeki değişimi izledim. cesaretimi ve karar verince yolumdan dönmediğimi gördüm. her şeyi iyi ki yapmışım dedim. keşkelerimi kocaman bir nefesle pembe bir balona üfleyip bulutlara bıraktım. kalem hep elimdeydi, yazılarım ve resimlerim için. ilk kez gördüğüm şehirlerden, her an görebildiğim insanlara hediyeler taşıdım. asla yapmam dediğim şeyleri yaptım ve asla olmaz dediklerim oldu. üşürken bir anda ısındım. doğum günümde, ne kadar çok sevildiğimi tekrar tekrar anladım. yılın 1 haftasını sesim tamamen kısık geçirdim. sessizlik benim gibi biri için kolay olmadı tabi. hayatıma minik bir bebek daha katıldı. köpeğimi gezdirmenin huzurunu çok şeyde bulamadım. ve en sonunda telefonumu kırmayı başardım. şaşırmayı hala seviyorum. hayatımı seviyorum. her şeyiyle, her kişisiyle. sabah 4'lerde telefonumun çalmasını, niş yollarında dedikodu yapmayı, tezi yazmadığım için hayıflanmayı, iyi niyeti, çözümler üretmeyi, konuşmaktan uyutmamayı, gülerken herkesin dönüp baktığı kahkahaları atmayı, sahilyolunda bitmek bilmeyen trafiği, kafam bozulunca çekip gitmeyi, sokak hayvanlarını, ağlayan bebekleri, tokuşan kadehlerin sesini, ponponlu çoraplarımı, samimi insanları, inatlaşmayı.. ve daha bir çok seyi çok seviyorum. biliyorum bütün bunlar gelecek sene de benimle. yeni eklenecek olanlarla birlikte 2012 bebek hoşgeldin!! :))

Ve sonra tabi peşinden 2012 de bitmiş. Durmamışım, yazmışım elbette:

Bu yil gercekten cok guldum, gozlerimden yas gelene kadar.. Yine son anda bi yerlere yetistim, tesaduflere inandim, dostlarimi cok sevdim, konserlerden hep yarisinda ciktim, kumsalda kumlara ufledim, pastalarimi en sevdiklerimle kestim, kusmeye dayanamadim bi sarki esliginde kosup sarilip optum, haziran aksamlarinda ihlamur kokularini icime cektim, ilk kar yagdiginda sevincten cocuklar gibi kahkaha attim, tarifi tutturana kadar ayni tatliyi 9 kere ustuste yaptim, mavi cerceveli bi gozlugun uguruna cok inandim, hic durmadan kahve ictim, saclarimi neredeyse hic toplamadim, tezim icin okumam gereken kitaplara soyle bi goz attim, bebeklerimin yanaklarini koparttim, tatlilarimi zorla tattirip gelecek cevaplari kocaman acilmis gozlerimle bekledim; sonra da zorla begendirdim onlari.. Sevilmek hep cok guzel, sevincten ziplamak daha da guzel. Bu yil ogrendigim en onemli sey: Hayatin hic ayni kalmadigi. Bugun boyleyse yarin cok baska olabilir-mis. Ve bu cogunlukla da cok mutlu edebilir-mis. Hepinizi cook seviyorum. Coook da mutlu yillar diliyorumm. Öp, öp, öpp:)

11 Aralık 2013 Çarşamba

Yara nerde kabuk orda.

Yarayı kaşıyıp kanatmak çok iyidir. 

Zira böylelikle içinde kalan son zehirde akıp gider.

Çatlayan kabuk, yaranın yerinde durduğuna işaret etse de iyileşmenin de habercisidir aynı zamanda.

Kaşıyın gitsin. Daha çabuk iyileşsin..

Küt diye

Çok seviyorum asla bırakamam, tutkunuyum, fanatiğiyim, müptelasıyım!! 

dediğiniz her ne varsa özellikle çıkarın ortaya ve bir bıçak varmış gibi elinizde; 

kesin sizle tam ortasından ikiye..

Çünkü herkes her 'şey'siz yapabilir.

Çünkü hiç bir 'şey' vazgeçilmez değildir.