27 Temmuz 2017 Perşembe

Geçmiş zaman olur ki

Bugün 18 aralık 2015.
Çok şükür ki bugün de hastaneye gidecek bir sebebimiz var. Ya olmasaydı?

İnsan sebebine sımsıkı bağlanıyor değil mi bazen? Çok şükür diyor, o burada.

Fakat sen ve ben, sevgili okur,
Sen ve ben şüphesiz ki hastane kelimesinden aynı şeyi anlamıyoruz. Anılarımız çünkü bambaşka. Hayatlarımız başka akmış. 

Acıdan üzüntüden ve hatta melankoliden depresyondan bahsediyorsun.
Oysa acıyla ilgili hiç bir şey bildiğin yok. 

Üzüntü ve kederi bir insan yüzünde okumadığın için, bunları başka şeylerde bile isteye araman bundan..

Ah sevgili okur, hayatı sevmek için bunca nedenin varken, karanlığa bakmanı anlamak istemiyorum bu yüzden, anlasam da anlamak istemiyorum.

Bugün evinde çocuğuyla ya da başka en sevdikleriyle oturup hayattan söylenip şikayet eden bütün insanların yerinde olmanın, olabilmenin aslında ne kadar aranan, ne kadar saklanası bir şey olduğunu anlatmaya çalışmak istemediğim gibi.

Yumuşamak ve anlamak için bunlar gerekliymiş,
Öyleyse eyvallah,
Vesselam.

22 Temmuz 2017 Cumartesi

Koş

Durma Merve,
Durursan düşecekmişsin gibi oluyor;
Durma ve hatta mümkünse koş.

Durunca düşünecek, düşününce bulacak, bulunca kaçacak gibi oluyor insan.

Sen hep koş. 
Hayatın bağırtılarını duymamak için, başkalarının seslerini duymamak için;
Bazen de kalbini susturmak için;
Koş. 



14 Temmuz 2017 Cuma

Kanatlarım

İnanır mısın sevgili okur bazen sadece dedikodu yapan bir kaç kadının yakınında bir yerlerde kaybolmak istiyorum.

Ne onlara katılayım, ne yanıt vermem gereksin ne de bahsettikleri kişileri tanıyor olayım. Çünkü bilen bilir katılmayı pek sevmem. Yorumda bulunmayı. Diğer tarafa hak verince anlatan tarafından bıdı bıdıya maruz kalmayı falan. Hiç sevmem.

Sadece dinlemek. Öylesine sudan şeylerin varlığı içinde ve buna takıldıkları o anlarda kaybolmak benim demek istediğim.

Sanki her şey, tüm gerçeklik bir yana kaybolmuş da o an tüm sorun şunun ona böyle demesi yüzünden diğerinin ne düşünüğünü ötekine aktarması olmuş. 

Ne zaman kendimi çok üzgün hissetsem bu hissin içine yayılıp rahatlamaya çalışırım.
İnsanlara, insanların gerçekliklerine, gerçekten acı sandığı şeylere, öfkelerine ve diğer bir çok şeylerine tanık olmak isterim.

Kitaplarda kaybolmayı sevişim de belki bu yüzdendir. Kendinden uzaklaşmayı öğrettiği için.

Zira insan kendine ve hislerine uzaktan bakabilmeyi öğrendiği ölçüde özgürleşiyor bana kalırsa.

O herkesin göremediği kanatlarını çıkarabiliyor usulca.
Ve uçuyor dilediği yöne, sanki hiç dönmeyecekmiş gibi.