15 Temmuz 2014 Salı

Sıkıcı

Yalanda korkaklığın kokusu var.
Ve bu koku midemi bulandırıyor.
Hal ve hareketlerden, gözlerden, tonlamalardan falan böyle buhar gibi yayılıyor çevreye. 

Kokulara karşı inanılmaz hassasımdır. Hemen uzaklaşırım ya da durur yaklaşır, iyice içime çekerim.

Yalana dair kafamda canlanan en neon kelimeyse hayal kırıklığı. Yanıp sönüyor böyle. Gecenin karanlığında, siyah bir duvarda. Sarı florasan ışıkla; kim söylediyse onun yüzüne bakarken. Parıl parıl parlıyor. 

Böyle anlarda, tecavüze uğramış bir kurban kadar kırılgan ve utanç içinde hissediyorum. Söyleyenin yerine ben.
Utanıyorum.


Bana kalırsa bir insanın güvenini zedelemektense yüksek bir yerden atlamak çok daha iyi. Zira o yüksek yerden atlanıldığında; çok ufak bile olsa yaşam şansı var. 

Oysa güven zedelendiğinde bunun gerçekten bir geri dönüşü yok. Nasıl olsun ki? 
Birini gerizekalı yerine koymanın nasıl bir geri dönüşü olabilir!? 

Sonra açıklamalar, açıklamalar..

Uğraşmam da öyle, ikiletmem. Kanırtmam. 

Yapma dur, açıklama yapma. Dil dökme. İzah etme.
Çünkü duymuyorum. Dahi demem.


Bana yalan söylediğini sen, kendin biliyorsun;

Ve bu ayıp sana yeter.

Tüm ayrıntılar zaten yerinde dursun.

Dinlemiyorum. Dinlemek falan istemiyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder