9 Ağustos 2014 Cumartesi

Hayat

Kelimelik diye bi oyuna sardım bu ara. Scrabbleın türkçesi. 
40 yılda bir bişeyi sevdim ya artık dadanan sapık mı istersin elinde sözlükle oynayan insanlar mı.

Sapığı boşver de; ama şu sözlük. 

Bir tek bana mı garip geliyor oyunlarda hile yapmak!? Tamam karşıkarşıya değiliz. Tamam ne yaptığınızı görme ihtimalim dahi yok. Ya ama hile yaptığını sen biliyorsun. 
Buna rağmen, kendine rağmen nasıl yapıyorsun!?

Tuhaf. Yani bence gerçekten inanılmaz tuhaf.

Bunu söyledim diye bi bozulmalar falan. Hataları insanların yüzüne vurmayı sevmiyorum. Ama bu hata da değil ki.

İnsanın böyle durumlarda, bana kendinle gel diyesi geliyor. Sözlüğü falan bırakıp gel. Sinsiliklerden süzülerek gel. 

Yani insan illa her şekilde kazanmak zorunda değil ya kabullen bunu bir kere. Kazanmak için her yol mübah falan da değil.
Vur(ma) kır(ma) parçala(ma).
Yapma ya işte. Hayatı bu şekilde çirkinleştirme. Hep kendine yontma.
İş arkadaşlarını hayattan soğutma. Diğerlerinin hakkını yeme. Haldır haldır koşup o taksiye diğer kapıdan saldırma. Ne dilinle ne de elinle, hayatın kalbini kırıp akışı bu şekilde yorma. 

Diyorum ki kimsenin görmediğini sandığın o sözlüğü bi kapat artık. Kendine güven.

Şartların eşitliği bu tür hinliklerle bozulunca dudaklarını büzüp kaşlarını çatan küçük bir kız çocuğundan farkım kalmıyor olabilir. Ya ama ciddi ciddi üzülüyorum. Elimde değil. 

İnadına üstüne gidenlerden değilim.

Küsüyorum, küsünce de oynamıyorum işte. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder