28 Ağustos 2014 Perşembe

Olacak olan

Kaskatı olmuş bir kader inancını kabullenemedim hiç bir zaman.
Bir şeylerin bizim elimizde olamadığı fikri içime batıyor. Çaresizlik hissi boğucu.
Ne yapalım kader demek de bir o kadar rahatlatıcı.

Bu konuyu çok araştırdım. Allah gerçekten de sadece kendi çizdiği yolu yürümemize mi izin veriyor yoksa bazı şeyler gerçekten bizim elimizde olabilir mi? Ya da tümüyle mi bize ait? Her şey seçimlerimiz mi?

Söyleyebileceğim şu ki evet bir kader var. Ama çoğumuzun anladığı ya da işine geldiği, anlamak istediği gibi bir kader değil. 

İnsan doğmadan önce hayatının önemli adımları ona veriliyor. Muş. Bu kazalarla yola çıkıyoruz. Örneğin kazanacağınız belirli miktardaki para. Siz ister bir memuriyette çalışın isterseniz de dolandırıcılık yapın. Yollar sizin. İyi ya da kötü. Fakat miktar başından belli. Siz kazanırken olacağınız insanı belirliyorsunuz, yazgınız da miktarın adını. Adam öldüreceğiniz yazılı; savaşta kahraman olmak ya da suçsuz masumları öldürüp katil olmaksa sizde. 

Elbette bu kadarla kalmıyor ama en olası en hafif anlatabileceğim şekli böyle. 

Örnekler çoğaltılabilir.

Kaza ve kader. Anlamaya çalışırken sığda kalmak ya da derine dalmak size kalmış. Ya da anlamaya yaklaşmamak. Ne de olsa kimimiz sadece işine geldiği şekilde kalmaktan yana. Neyin neden olduğu, neye dönüştüğü, nereden ne olduğu vs.. 

Soru sormak bazıları için angarya. 
Yaşadığından da haberi yok; içimi karartıyor. 

Kukla gibi olmadığımızı bilmek güzel. Kuklaysak neden buradayız? İmtihan nasıl olabilir o şekilde gibi sorular topaklaşarak çığa dönüşebilir. 

Dönüşmesin. 

Her şey bir sebepten ve her şey yerli yerinde.

-Kader ve yazgı niyeti olanın önünü açar; niyeti olmayan veya çaba göstermeyeni de yerlerde sürükler..-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder