24 Haziran 2014 Salı

Bu yol nereye gider?

Şehirlerarası otobüslerin uğultuları geliyor kulağıma.. Sanki yanıbaşımda herkes uyuyor ve ben o mavi ışığın karanlığında yola bakıyorum. İzlemek denemez, tam olarak bakmak bu.

Ben bu yollarda hep en önde, hep koridor tarafında. Kulağımda sizin seçtiğiniz bir şarkı olsun.

Ara ara bir bebek mızmızlanıyor arkada. Annesi biraz daha sarılsın istiyor. Sarılınca geçiyor. 

Sarılınca hep geçer.

Siz de yolda hep sorun çıkaranlardan mısınız? Yoksa yolu da yolcuyu da yolculuğu da sevip her hali kabullenenlerden mi?

Kabullenmek önemli. Zira kabuldeyseniz; bal köpüğü bir tatlı tat, tüm kalbinizi kaplar da; acıyı yumuşattıkça yumuşatır. 

Neyse. 

Üzülüyorum çünkü şoför ailesinden çok uzakta. İşi bu. Eminim özlüyor onları ama bir soru var kafamda takılı. Ailesinden hep çok uzakta olmak için mi seçmiş bu mesleği? Yoksa bu meslek mi onu ailesinden ayıran?

Soramıyorum. Sormak da istemiyorum. Zaten öyle çok soru sormam ki ben. Kendimi anlatmayı sevmediğimden mi? Özel hayatlara ilgi duymadığımdan mı? Her cevabı duymak istemediğimden mi? Yanıtların yanıltıcı olabileceğini düşündüğümden mi? Hepsi mi? 

Fikrim yok. Kendim anlıcam illa. Anlayacağım, ken-dim. Ne anlatırsa anlatsın, bir insanın sustuklarını dinlemezsem asla tamamen anlayamam. İşte bu yüzden. 

Zaten bana kalırsa..

Bana kalırsa bir insanın mesleğini bile gözleri anlatabilir rahatlıkla. Düşüncelerini elleri. Ayakları hayatla kurduğu ilişkiye dem vurur mesela. Saçları karakterini ele verir. Cesaresini omurgası hissettirir size ve burnu kendine özen gösterip göstermediğini. Mesela siz şu göbeğini içeri çekip yürüyenlerden biri olabilir misiniz?

Hadi canım, yapmayın. Güzel bir elbiseyle durum kurtarılabilir. Dik durun ama.

Ama ben insanların en çok ellerine dikkat ederim. Eller önemli. Eller sözcüklerinizin dans etmeyi sevip sevmediği o alan. Eller kendinizi ispatladığınız iki küçük çimenlik.  

Tırnaklarını yiyor musun? Dur!! Acıyor di mi!! Uf belli işte, yapma. Derim hemen, kıyamam çünkü.

Bu arada küçük bir sır; resim yaparken bilirsiniz ki portresini yapmadıysanız; aslında karşınızdaki insanın yüzünü gerçekten hiç görmemişsinizdir. Ben inceleyemiyorum, sıkılıyorum hemen.

Eller hariç. 

Kısacık yolum, ne kadar uzun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder