15 Kasım 2015 Pazar

Eşya

Bir dünya eşyamı özgür bıraktım bugün.
Yararlı yararsız demeden, giyer miyim bir daha kullanır mıyım demeden.


Şu günlerde kaça ayrıldığımı ben de kendime soruyorum. Dört mü?
Biliyor musunuz insan her yerde ve her şekilde yaşayabiliyor. Yaşayabiliyormuş. Yaşayabilmeli de.
Sadece eline aldığın bir çantayla yerleşik düzendeymiş gibi.

Dünyada olduğunu.. Dünyadan geçtiğini.. Mülkün sahibi olmadığını..
Hatırlayarak, hissederek, içselleştirerek..


Ben de tıpkı göçen bir kuş gibi bir kaç yere bölünen eşyalarımla yaşamaya alıştım galiba..
Bugüne kadar okul için dahi gidip başka bir şehirde yaşayamam diyen ben,
Bugün artık dünyanın öbür ucunda bile yaşarmışım, yaşayabilirmişim gördüm.
Çok yumuşak bir hamurmuşum gibi yoğruldum.
İçimde mayhoş bir sevinç..

Ne kadar çok, ne kadar gereksiz şeye sahipmişim. Onlarsız da nasıl yaşıyormuşum..

O olacak, bu durmalı, şu ondan hatıra.
Olmayacak, durmasın ve hatıralar zihnimizde.

Gittiği her yere kök salabilen, iklimi sevgiyle kabul eden,
Bir avuç toprak ve bir bardak suyla yetinebilen pek mutlu bir çiçekmişim aslında ben.
Onca eşyamı daha çok sevecek kişilere verince daha bir anladım bunu.
Kurtuldum demeyelim de hafifledim tam olarak.

Yıllar öncesinde sırtında bir çantayla şehir şehir gezmenin peşindeki bir kız..


 'Sırtımda eski bir çanta, elde bavul, kaplumbağa misali; zihnimde gitmek, yollarda olmak hayali. Bir arayış ki kendim de bilmiyorum neden ya da neyi.'
Elif Şafak



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder