31 Ocak 2017 Salı

Emri olur

Hiç değil.

Vazgeçmenin, bırakıp gitmenin sırası hiç değil.
Dalga geldi. Devasa görünen bir dalga hem de, öyle ki denizin tatlı maviliğini alıp götürmüş lacivertten de koyu simsiyah etmiş. Yüzmeye çalışmak değil, karaya varmanın peşine düşmek hiç değil, hele hele debelenip çırpınmak mı? Asla. 

Tek gereken yüzeyde kalabilmek. 
Öyle ki sadece yüzeyde kalabilirsen yaşayacağını bilirmişçesine. Çırpınırsan batacağına eminmişçesine.
Karayı ararken yönünü tümden kaybedebilirmişçesine..
Sadece yüzeyde kalmak, tek ihtiyacın olan.

İnsan bazen kendi duygularıyla arasına kocaman kalın bir duvar örebilmeli, örebilmeli ki çırpınmasın boş yere.

En sevdiğim dondurmayı düşünüyorum şimdi mesela ben. Hani şu yoğurtlu olanı evet. Yanına fıstık ezmesi, browni, çilek falan da koydurmuşum.
Sessiz sedasız bir köşede dalganın geçmesini bekliyorum. Beni yutmadan, alıp bir balığın öğle yemeği yapmadan, gökyüzüne kaldırıp en yüksekten beton gibi sert suya bırakmadan..

İstiyorum ki dalga beni görmezden gelsin.. Ben kenarda dondurmamı yiyorum. 
Benim bir bildiğim var sevgili okur. 
Benim bir sevdiğim var.

İnsan sevince vermek istemiyor işte ama tasavvuf diyor ki verin gitsin.
Sevmeyin diyor, kalbiniz paslı bir bıçakla oyuluyormuş gibi hissetmezsiniz böylesine çok sevmezseniz diyor.
Zaten senin değil, bırak diyor. Sahibi bilir diyor sevgili okur, sen sadece bir evlatsın diyor.

Derin bir nefes aldı kalbimde bir kız çocuğu az önce. "Dile kolaymış merve, söyle onlara bunu aynen böyle söyle" dedi bana.
Ben de ona dedim ki keşke tüm dünyayla kucaklayabilsem seni ve vermesem kimseni kimseye..

Kucaklayabilsem ve desem ki; ben yanındayım, korkma, hepsi geçecek.
Hepsi geçecek sevgili okur,
Hepsi
Geçecek.

"Gülümse, hadi gülümse
Bulutlar gitsin.." 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder