15 Nisan 2016 Cuma

Hayat

Hayat nedir diye sorsan bana sevgili okur, sana sürekli onun basit bir şey olduğunu anlatmaya çalışır dururdum. 
Derdim ki sevdiklerin yanındaysa sağlıklılarsa şu klişe cümle olan çiçeği böceği sevmekten çok şey anlıyorsan hayat tamamdı işte.
Şartlar ne olursa olsun olması gerektiği andı benim için, olgunlaşmasını beklemek değil koptuysa daldan zaten olgunlaşmış demekti.
Gidip yaşayacaktım işte sakin el emeğiyle geçinilebilen bir yerde. Toprakla oynayıp tavuklara dokunacaktım. Sessizlik diye bir şey varsa gidip orada duyacaktım. Mevki ve primleri hep geride bırakıp. Stres ve koşmak yoktu orda ve akşamları hava kararmaya başlarken ay kocaman görünürdü. Gece olunca yıldızlar sadece ışıldamaz bazen de fısıldardı yıllarca öncesinin sözcükleriyle. 
Bir çiftlik vardı ya hep hani sanki o yakınlarında ırmak gibi bir şey akan ve suyun kokusu gelirdi hani etrafında dolanırken..
Orda insanın neye ihtiyacı olsundu sevgili okur? 
Mutluluk hayalim için ne çok şey istemişim değil mi.. Dünyayı önümde istemişim resmen.. Evde açık kalan playlistte chopin çalıyormuş mesela ve piyanodan hem de.. Üstelik vakit nisan ortasında bir akşam diye o şiirin dizeleri geçiyormuş tam da o anda aklımdan.. Sanki bir bahçe varmış ve çimleri hep yeşilmiş ve en önemlisi sevgili okur insan kendisini özlemiyormuş orada. İnsan kendisiyleymiş çünkü, sarmaş dolaş ve en gerçek haliyle mutluymuş. Küçük bi odada seramiklerim kuruyormuş, boyalarım ne güzelmiş değil mi..
Ah sevgili okur.. Amerikada ünlü bi derginin genel yayın yönetmeni olmayı isteseydim eğer; biliyorum ki bu hayalim yürüyerek ulaşılabilir bir mutluluk hayaliydi.
Oysa o bir yerlerde yitip gitsin istenen basit ve yalın anlar belki de tarifi hiç olmayan ve artık sıradan olamayacak kadar uzak kabul edilen bir yerde bekliyor..

İnsanın kavuşulabilir hayalleri yoksa belki de zaten kavuştuğu içindir. Zamanın bir yerinde tüm kalbiyle orda olduğu içindir.
Ya da belki artık kabullenmesi gerektiği için..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder