27 Şubat 2015 Cuma

Roman okudum seni düşündüm

Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Yürürüz başkentin sokaklarında 

Bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
Üstünde iki yonga: Çarşamba, bir de cuma 

Ayrılık lafları etme sevgilim
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa 

Kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
Sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da 

Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa 

İşimiz mi yok, şu Akay´a sapalım istersen
İstersen garson girelim ilkyazın gazinosuna 

Börekçi! diye bağır istersen şurda
Kısmet çıkar -sanırım- Emek´te oturan kıza 

Abiler! Abiler! diye bir şey satayım ben
Mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda? 

Üç peseta gibi bir paraya dondurma yemiştim
Madrid´te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu
Londra´da 

Seversin mi beni, doğru söyle ama? - Sigara?
Ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca 

İnan Selimiye´nin minareleri gibisin
Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya..

Cemal Süreya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder