İşte ben yine bu aralar kendimdeki değişimi izliyorum. Yavaş yavaş kana karışan zehirli bir meyve gibi. Değişimi bilen, tanıyan; buna tüm kalbiyle inanan, değişimden korkmayan beni bile şaşırtan değişimi. Sanki her şey altüst oldu; her şeyi en baştan tanıyan minik bir çocuk gibi yeniden öğreniyorum.
Bu her zaman iyi mi? Yoksa bazen gereksiz mi? Yorucu mu? Anlamsız mı?
İnsan bazen neyi niçin yaptığını kendi de anlayamıyor. Akışına bırakmak isterken akışta çırpındığını hissediyor. Galiba böyle zamanlarda kendinde bir kıyı bulup oraya gizlenmek en iyisi. Hiç bir şey yokmuşçasına akıp gitmeyi izlemek.
Bazen bazı şeylerin sonunu bilirsiniz ya hani ve yine de gözünüzle görmek istersiniz; çünkü bilmek yetmez gözlerin şahitliği gereklidir.
İşte bu durumlarda ben hep yanılıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder